AMAN ANNEM OKUMASIN
Bu mesleğe başlarken benim çok duyduğum ve tüm rehber öğretmenlerin duyduğu bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu devirde anne baba olmak çok zor. Evet gerçekten anne baba olmak çok zor çünkü bir eğitimden veya bir diplomaya sahip olmadan kura bileceğiniz en basit şey galiba aile.Allahın emri … diye cümle başladı mı bilin ki bir yastıkta kocayınla bu cümle biter ve artık siz potansiyel bir anne ve babasınız.E her şey güzelde bir yıl sonra aileye yeni bir üye katılır ve artık siz anne babasınız.Bu çocuğu nasıl yetiştireceğiz veya nasıl büyüteceğiz ?Yetiştirmek veya büyütmek demek sadece ağzına yemek verip bedensel olarak büyümesini beklemek değildir.İşte tüm sorunlar burada başlar babanızdan veya annenizden ne gördüyseniz aynısını uygulamaya başlarsınız yani yöntemler önceden belli, atalarından ne gördüysen onu uygula.Ama onların zamanı ve bizim zamanımız bir değil o yöntemlerle sadece bu devirde gençlerin tabiriyle çok geri kafalı anne babalar oluyoruz.Tabi bunu okurken ya hocam anne baba olmanın da okulumu açılsın dediğinizi duyar gibiyim.Aslında kulağıma hoşta gelmiyor değil.Evet bu gün sadece yan odanızda şuan ders çalıştığını veya okuldan geldiğinde arkadaşlarıyla ders çalışıyor zannettiğiniz çocuğunuzu anlamanız için, bir öğrencimin günlüğünden alınmış bir günlük yaşantısını sizlerle paylaşıyorum.
Sabah kalkıyorsun kahvaltıyı yarım yamalak yapıyorsun ve sonra sevmediğin ama acı gerçeğin olan okul formasını giyiyorsun. Serviste bir gün geç kalmaz mı kardeşim, her sabah saat 07:20 de kapıda.Ve servistesin, görmek isteyip te görmek istememek arasında bir duygu yüklediğin arkadaşların hepside burada.Çoğunun kulağında cep telefonuna bağlı bir kulaklık ve dünyaya isyan eden o parçalar.Sadece “dım tıs dım tıs “ diye anlamsız bir müzik.Başı ağrımaz mı insanın bu gürültüden diye hep düşünmüşümdür.
Geldik nihayet okula. Kazanmak için günlerimi masa başında ders çalışarak geçirip ömür tükettiğim bu okul ve şimdide okuldan mezun olmak için sarfettiğim aynı çaba. Galiba bu bir kısır döngü ve hepte böyle olacak. Okulda formaliteden bir sıraya girme töreni olur sabahları. Saç kontrolü ve anlam veremediğim aynı renk ayakkabı giyme zorunluluğu kontrolü yapıldıktan sonra nihayet sınıftayız. En arkada oturmak hep alışkanlık olmuş bende. Aslında belki de arkadaşlarımdan kaçış belki de öğretmenlerden, kim bilir beklide kendimden kaçış benimkisi ondan hep arka sıralardayım.Öğretmenim ders anlatıyor ama ben defterimi açmak istemiyorum sanki açsam defterim bana kırılacak veya küsecekmiş gibi geliyor. Sanki ona kalemle bir şeyler yazmak onu kılıçla delik deşik ediyorum fikrini uyandırıyor bende. Aslında yaptığım şeyi biliyorum evet kocaman harflerle TEMBELLİK ten başka bir şey değil. İlk dersteyim ve bugün 6 saat dersim var.6 saat ders geçer mi düşüncesini taşıyan kaç öğrenci vardır diye düşünüyorum, galiba bu sayı azımsanacak kadar az değil. Ve en sevdiğim ders araları.Bu ders aralarında kimin telefonu nasıl kim dersten sonra internet kafeye gidecek veya kim hoşlandığı kızla konuşma cesaretinde bulunacak gibi içi boş ama bizim için anlamlı tartışmalar devam edip gider.
Ders biter ve servisle tekrar aynı geldiğimiz yerden geri dönmeye başlarız. Ne kadar sıkıcı değimli ? Ama eve kim gider, bir saat internet kafe sefası yapmadan eve mi gidilir.Tabi bu zaman kavramı bazen değişe bilir ve 1 saat diye planladığımız bu internet sefası 3 saatten önce bitmez.
Akşam eve gidersin annen klasik değişmeyen karşılama merasimi ile bu günün nasıldı okul nasıldı der. Bir gün isterim ki annem ya sen internet kafe de ne yaptın iyi eğlene bildin mi diye sorsun.Gerçi beklenmedik böylesi bir soruya verilecek hazırda bir cevabım yok aslında.Akşam ailecek yemek yemeler ve saat 19 a geldiğinde herkesin bakışından bak saat geçti çabuk ders başına der edaları.Kimsenin bir şey demesine gerek yok saat 19 olduğunda ince ve çok manalı bakışların altında bir tehtit unsuru olduğunu gördüğüm için sessizce odama geçerim.Allah cep telefonunu icat edenden razı olsun.Birde bunun içine facebook’u koyandan daha çok razı olsun.Ve facebook aleminde kendime ayırdığım yarım saat hiç farkında olmadan 2 saat olur.Belirsiz bir uyku hali tüm odamı kapsar ve işin vicdani boyutuyla yarım saat ders çalışırken kitabın başında uyuya kalırım.Annem bu halimi görünce uyandırır ve duygulu cümlelerle ne kadar emek verdiğimi söyleyerek yatağıma geçmemi ister.İşte o son cümleler de olmasa vicdan yapmadan uyuya bilsem süper olurdu.Ama yarı uykulu yarın söz anne istediğin kişi olacağım diye kendi kendime söz versem de aslında her günüm böyle…Ve ben rüyaya dalarım…
Gördüğüm rüyalar aslında hep aynı sernaryo üzerine
Sınav
Yazılılar
Sözlüler
Ödevler
Uğur Dershanesi – Sıla Gazetesi Eğitim Kordinatorü
Halil İbrahim ELÇİ
Ugurdershanesi_elci@hotmail.com